Sanatçıyla Söyleşi – Nazlı Eda Noyan

Nazlı Eda Noyan: ‘‘İş sadece metin ya da illüstrasyonla bitmiyor. Çocuk kitapları bütünsel bir tasarım nesnesi’’

Küçükken en çok denize uzun uzun bakmayı, Cimcime’yi okumayı, çiçek yemeğini (karnabahar) ve marul salatasını, pazar konseri kuşağında Danny Kaye’i izlemeyi, anneannesinin bahçesindeki sardunyaları ve şeftali ağacını sulamayı, boncuk dizmeyi, kâğıt bebeklerini ve ailesini severdi. Bunları hala çok seviyor. Bir de… yazmayı, çizmeyi, canlandırmayı, üniversitedeki öğrencilerini ve onlara öğretmeyi, tasarım ve sanatın her türünü, eşini ve kızları Nar Mina ile Mavi Lena’yı çok seviyor. Doğduğu ve büyüdüğü Ege’yi her zaman çok özlüyor.

Bu hafta, illüstrasyon ve animasyon alanlarında ulusal ve uluslararası başarılar kazanarak Türkiye’ye önemli katkıları bulunan, 13 çocuk kitabının yazarı ve tasarımcısı olan sanatçı ve akademisyen Prof. Dr. Nazlı Eda Noyan ile çağdaş illüstrasyon / animasyon alanlarının Türkiye’deki mesleki gelişimi ve bu mesleklerin geleceğini iyi şartlarda kurabilmek üzerine sohbet ediyoruz.

Nazlı Eda Noyan Atlar

‘‘Çağdaş illüstrasyon’’ size ne ifade ediyor?

İllüstrasyon çok uzun zamandır hayatımızın bir parçası olmasına rağmen, tanımını yapmakta ve sınırlarını çizmekte zorlandığımız bir alan. Zira durmadan yeni kullanım şekilleri, mecraları ekleniyor; teknikleri, teknolojisi, tüketicisi ve yaratıcısı değişiyor. Uzun yıllar önce 3D ile tanışmıştık. Şimdi AI ve VR ile artık illüstrasyonumuzu bir mekân içine sokabiliyor ya da içine girerek 3 boyutlu çizim yapabiliyoruz. Fotoğrafı ya da halihazırdaki çiziminizi farklı stillerde illüstrasyona dönüştüren uygulamalar her an elimizin altında. Tarihsel referanslar ve geleneksel üretim şekilleri önemini korusa da illüstrasyonun beslediği ve beslendiği alanlara moda, grafiti, dijital oyunlar, animasyon, webtoon, sosyal medya gibi alanlar eklendi.

İllüstrasyon, sanat ve tasarım arasında her iki tarafa da yakın duran bir disiplin. Ticari ve briefli- yani tanımlı bir proje ya da bir metne dair olması, ya da “iş” olarak yapılması onu sanattan uzaklaştırıp tasarıma yakınlaştırıyor mu? Hem evet, hem de hayır. Zira bu tasarım için de tartışılan bir konu. Neticede sanatın her zaman ticari olmadığını, sponsorsuz olduğunu, bir metne dayanmadığını söylemek zor. Tasarım da her zaman “bir müşteri” için yapılmıyor. Bu tartışma uzar gider… Ben melez bir disiplin demeyi tercih ederim.

Basın yayının doğumundan beri baş tacı olan illüstrasyon, karikatür, çizgi dizileri, gazete ve dergilerin görsel dili fotoğraf üzerinde yükselmeye başladığında ikinci plana düştü. Özellikle dergi kapaklarından değişimi gözlemlemek mümkün. Ancak info grafikler, vinyetler, bilimsel illüstrasyon hala geçerliliğini koruyor. Hatta pandemi ile illüstrasyonun önemini daha da kavradık ve kavrayacağız gibi görünüyor.

Önemini kavrayacağımız ya da kavradığımız bir başka oluşum da illüstrasyonun neyi ne kadar temsil ettiği, kimlerin sesi olduğu ya da olamadığı, kimler tarafından üretildiği: Özellikle 2020’de yaşanan gelişmelerle ırk, etnik köken, azınlık ile cinsiyetlerin eşit ve doğru temsili ile kendilerine kitlesel iletişimde ve kültürün farklı noktalarında yer bulabilmeleri önem kazandı. Emek ve emekçinin de görünür olduğu zamanlara nihayet ulaşıyoruz. Bu çerçevede www.womenwhodraw.com gibi feminist illüstratörlerin oluşumlarını ilham verici buluyor, Türkiye’de de bu alanın emekçileri için çalışan İllüstratörler Platformu’nun önemine inanıyorum. Ayrıca Ben Bir İllüstratörüm oluşumu ve özellikle gençler için Koff animasyonun Youtube’da portfolyo değerlendirmelerini de büyük bir beğeni ve umutla takip ediyorum.

Nazlı Eda Noyan Yumruk

Sizce çocuk kitapları yaratmak neden bu kadar önemli?

Çocukların nasıl geliştiği, eğitildiği ve mutluluğu bugünümüzü ve geleceğimizi etkiliyor. Doğa ile, kendimizle, başkasıyla iletişimimizi bu yıllardaki deneyimimize borçluyuz. Bundan önemli bir şey yok. Ayrıca çocukluğuma ve çocuklarıma dair şeyler beni çok mutlu ediyor. Çocuk kitaplarına bakınca gerçekten mutlu oluyorum. Bir kitapçıda çocuk bölümüne bakmadan çıkınca eksik hissediyorum.

Son on yılda çevirilerin basımından, özgün işlerin üretimine ve basımına büyük bir gelişim yaşadık. Eskiden, örneğin Fransa’da kitapçılarda gördüğüm kitap kapakları, çocuk bölümü vb. bizde de kendini göstermeye başladı. Bu alanda daha yapılacak çok iş ve kat edilecek çok yol var. Ancak eğitim ve emeğin karşılığını bulmasıyla daha da gelişecek. Bu anlamda toprağı zenginleştirmek gerekiyor. Yayınevlerinde kitapların görsel dünyasına dair karar vericiler ve eleştirmenlerin bu konudaki donanımı artmalı. Elbette kitapların alıcılarının da vizyonları gelişmeli. Bu noktada fuarlar, sergiler, dergi ve kataloglar, proje destekleri, teşvik ve ödüller önem taşıyor. Çeşitlenmeye gidilmeli, yeni isimler ekosisteme dahil edilmeli.

Nazlı Eda Noyan İki Önlük

Türkiyede okullarda okutulmayan bir alan illüstrasyon. Sizce akademik eğitiminiz, sanat kariyerinizi nasıl etkiledi?

Okul size belli bir yetkinlik, farkındalık, kültür ve insan ağı sağlıyor. Gelecekteki olası ekip arkadaşlarınızı okuldan itibaren tanımaya başlıyorsunuz. Ürettiğiniz projeler, ilham verici hocalar ya da faaliyetler de cabası oluyor. Bunlara ek olarak ben okul vasıtasıyla taşındığım şehirlerden, yaptığım seyahatlerden de çok ilham aldım ve öğrendim. Kitaplar ve dergiler çok katkı sağladı. Aslında okulun etkisi büyük ölçüde öğrencinin alma kapasitesi, azmi ve tutkusuyla, yani kendisiyle alakalı. Okuldan ve hayattan talep etmeniz ve talep ettiğinizin de hakkını vermeniz gerekiyor.

Bölümü olmasa da Samsun, Ondokuz Mayıs Üniversitesi – Güzel Sanatlar Enstitüsünde Tıbbi Resimleme Yüksek Lisans Programı olduğunu öğrendim. Ne kadar harika bir gelişme! Bazı konferanslarda da ele alındığını biliyorum. Umuyorum sayıları artar. Artık böyle niş alanların oluşması ve yeşertilmesi şart. Ancak bu konunun uzmanı akademik kadroların inşa ettiği akademik altyapı ile meslek tanımı, örgütlenmesi ve sektörleşme ivme kazanır, sağlıklı ve verimli yürür. Ayrıca şunun da altı çizilmeli; Akademi sadece bir meslek okulu değil, araştırma-geliştirmenin de yapıldığı yerdir. İllüstrasyon üzerine araştırmalar, tarihçe, arşiv çalışmaları, eleştiriler, konferans ve sergiler akademinin katkısıyla artmalı. Diğer mesleki oluşumlarla elele verilmeli.

Nazlı Eda Noyan Artemis

Farklı mecralarda serbest illüstratör, tasarımcı ve yazar olarak çalıştınız. Sizi en çok etkileyen alan hangisi oldu?

Ne yazık ki başkalarına ait metinleri resimlemek, tasarlamak ya da hareketlendirmekten keyif almadım, almıyorum. Hikayeleri, metinleri zihnimde görselleriyle oluşturuyorum. Neredeyse el ele gidiyorlar. Çocuk kitaplarında tipografi ve genel sayfa tasarımı, boyutu, kâğıdının cinsi, malzemesi çok önemli. Bütünsel bir tasarım nesnesi. Ben de bütün olarak ele almak istiyorum. İş sadece metin ya da illüstrasyonda bitmiyor, onların nasıl bir araya getirildiği de çok önemli. Bu nedenle kitaplarımın sayfa tasarımlarını da ben yapıyorum. Ya da, yazı karakterine kadar öneride bulunuyorum.

Kendi resimlemediğim kitaplarımda da sayfa düzenini taslak olarak illüstratörlere verdim ya da kitaptaki karakterleri tasarladım. Zira yazarken bir yanda tasarlıyor ve eskizler yapıyordum. Ancak farklı illüstratörlerin imzalarını ve stillerini o sayfaya giydirmelerine, yetenek ve emekleriyle kitabı var etmelerine de bayıldım. Bir başka sanatçının sizin eserinizi yorumlaması ya da katkı sağlaması müthiş bir deneyim. Bundan da çok, çok, çok keyif aldım! Örneğin animasyonlarımın yapımı sırasında en sevdiğim safhalardan biri müziğin yapıldığı dönemdi.

Nazlı Eda Noyan Askerler
Nazlı Eda Noyan Adam

Uzmanlık alanınız olan animasyonun geleceğini Türkiyede nasıl görüyorsunuz?

Şartlar bizi zorlasa da vizyon sahibi olan, açık fikirli karar vericiler, yapıcı ve destekleyici kültürel politikaları üretenler, kaliteyi talep eden izleyiciler olursa -ki eminim varlar ve sayıları artacak- umutluyum ve iyi olacağını düşünüyorum. Biz çözüm odaklı, pratik bir toplumuz. Krizle uğraşma kasımız gelişmiş. Ancak türlü krizleri atlatırken hep “hemen sonra”ya odaklanmaya alışmışız. Uzun vadeli düşünmek, plan yapmak pek mümkün olmuyor. Bu anlamda miyobuz, uzak geleceği göremiyoruz. Sinema ve özellikle animasyon için olmazsa olmaz ön çalışma safhası mümkün oldukça, nitelikli insan kaynağı arttıkça, ekonomik güvenceler oluştukça, dünya vatandaşı oldukça, her anlamda farkındalıklarımız arttıkça, kültür politikaları geliştirildikçe bu iş de olacak!

Sizi yeni projeler üretmek için motive eden şeyler nelerdir?

Gerekliliğine ve ne kadar iyi olabileceğine dair inancım. Bu gerekliliği tanımlamam gerekirse; dışavurum isteği, hikâyenin etkileyiciliği, görsel haz vermesi vb. olabilir. Ayrıca sanat ve tasarımdan aldığım doyum bana çok ilham verir ve motive eder. Bu nedenle müze, kitapçı gezmeyi çok severim. Bir de denize bakmayı…

Genellikle hangi tarz filmleri izlemekten hoşlanırsınız?

Kızlarıma söylediğim gibi; ‘‘yeniliklere şans vermek ve her şeyden azıcık da olsa tatmak lazım’’. Söz konusu sinema olunca önerileri ve yorumları alırım. Kesinlikle izleyemediğim; mutsuz çocukların ve çocuk ölümlerinin olduğu filmler. Zira etkisinden çıkamıyorum. Denedim ve izlememem gerektiğini anladım. Ancak özellikle sevdiğim türler; yetişkin animasyonları, müzikaller, animasyon belgeseller, aşk ve doğal afet filmleri 🙂 En çok sevdiğim filmlerden birkaçına örnek vermem gerekirse; Blue, West Side Story, Blade Runner, Waltz with Bashir, The Thin Red Line, Ghost in the Shell, Melancholia… Kesin çok sevip, unuttuklarım olmuştur ve zaten bu liste de uzar gider…

Sizinle sohbet etmek bizim için büyük zevkti, teşekkür ederiz.

Nazlı Eda Noyan İnsan Desen
Nazlı Eda Noyan Kurdele

Nazlı Eda Noyan Kimdir?

Prof. Dr. Nazlı Eda Noyan (İzmir, 1974), grafik tasarım alanında lisans ve yüksek lisans, sanat tarihi alanında doktora derecelerini aldı. UNICEF Gana’da tasarımcı stajyer olarak çalıştı. Bahçeşehir Üniversitesi Çizgi Film ve Animasyon Bölümü kurucu başkanlığını yürütmektedir. 13 çocuk kitabının (Nar’ın Sanat Günlüğü Serisi, Gülçin, Hayatı Dokuyan İplikler Serisi) yazarı ve tasarımcısıdır. Aynı zamanda Başka Diyarların Çocukları (2006 En İyi Kısa Animasyon, İstanbul Kısa Film Festivali) ve ARTE ile CNC destekli, Maureen Furniss’in ‘A New History of Animation’ (Thames & Hudson, 2016) kitabında yer alan Bir Fincan Türk Kahvesi (2013 En Iyi Kısa Film Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yabancı Kısa Film Seminici Film Festivali, İspanya) gibi ödüllü kısa animasyon filmlerinin yazar ve yönetmenlerindendir. Şu anda Kız Kardeşlerin Masalı ve Müşfik Bir Rüya isimli bir uzun bir kısa metraj film ile Abidikler ve Gubidikler isimli çocuk animasyon serisi üzerine çalışmaktadır. Animist Animasyon Festivalinin direktörü ve Girl Saw The Sea yapım şirketi ile Türkiye’de animasyon sektöründeki kadınları ele alan arşiv projesi animasyonunkadinlari.org kurucusudur. Kızları Nar, Mavi ve yönetmen eşi Dağhan ile İstanbul’da yaşamaktadır. Sanatçının web sitesine girlsawthesea.net adresinden ulaşabilirsiniz.